. Korku Hikayeleri - Korku Yuvası

HRİSTİYANLIK İNANCINDA CİNLER

Sizde cinlerin sadece İslâm inancına ait varlıklar olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

GİZEMLİ BUĞDAY BİÇEN ADAM

Anadolu yaşayan bir çiftin başına gelen korkunç hikaye sizlerle...

KORKTUKÇA OKUYACAĞINIZ BİR DEFİNE HİKEYESİ

Sitemizin en çok okunan hikayeleri arasında bulunan define hikayesi nefesinizi kesecek! Hikayeyi okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

YAKAZA CİN KABİLESİ HAKKINDA TÜM GERÇEKLER

İsimlerini duyduğunuzda korktuğunuz, belki de korktuğunuz için üç harfliler dediğiniz cinlerin kabileleride mevcuttur.

HİÇBİR YERDE BULAMAYACAĞINIZ BÜYÜ KİTAPLARI

Arapça ve Farsça dillerinde yazılmış olan, gerçek büyü kitaplarının dosyaları çok yakında sitemizde yayınlanacaktır!

EN TEHLİKELİ CİN PADİŞAHLARI

Yüzlerce cin türünün yaşadığı evrende, elbette cinlerin en güçlüleri ve tehlikelileri mevcuttur. Cin padişahlarını öğrendikçe korkacaksınız.

Dolaptaki Gizemli Varlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dolaptaki Gizemli Varlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

➲Öğretmenin Günlüğü



Mustafa öğretmen 1982 yılında Muğla'nın bir köyünde öğretmenlik yapmaktadır. Mustafa öğretmende kendi halinde yaşayan ve köylüler tarafından oldukça sevilmektedir. Ancak belli bir süre sonra hayatında oldukça değişik olaylar olmuştur. Gelin hep beraber bu olayları Mustafa öğretmenin kendi cümleleriyle okuyalım.


Mustafa öğretmenin günlüğünden ;


'' 10 ocak 1982, bugün sıradan bir gün geçirdim. Öğrencilerime alfabeyi ve eğik yazmayı öğrettim. Yarın da etkinlik yaptıracağım. Kaldığım ev geceleri soğuk oluyor, çamurdan olduğu için soğuğu hissediyorum ama ne yapalım görev aşkı ağır basıyor. Bugünlük yazacaklarım bu kadar "


'' 20 ocak 1982, bugün öğrencilerimle kırları dolaştık, herşey güzeldi lakin köyde telefon olmadığı için uzun süredir anamı babamı arayamadım. Özledim onları.. Canım annem babam onları seviyorum.. Ayrıca bugün evime yaşlı bir teyze geldi, yemek getirdi çok mutlu oldum köyde ilk defa gördüm onu, belkide ben öyle sanmışımdır. Umarım öyledir. Bugünlük bu kadar yeter "


" 23 ocak 1982 bugün evdeyim, şehre inip evdekileri aradım gayet iyiymişler çok mutlu oldum. Lakin geceleri artık uyuyamama durumu oluyor bende. Yalnız olmaktan mı bilmiyorum sanki biri Mustafa diye bağırıyor ben uyurken. Korku değil de huzursuz hissediyorum, köyde başka kalacak ev olmadığı için idare ediyorum. Bugün de aynı şeyler olursa Muhtarı gideceğim. "


" 24 ocak 1982, dün uyuduğum esnada şiddetli kapı çalması ile uyandım. Kapıyı açtım ancak kimse yoktu. Elektrik gittiği için ışığı da açamadım o an arkamda bir el hissettim lakin kimse yoktu. Artık kafayı yeme noktasına geldim. Muhtara anlatıyorum gülüyor geçiyor, çok okudun delirdin bu yüzden diye şakalar yapıyor. Evin içinde gölgeler görüyorum mutfağa gidiyorum gölgeleri görüyorum, yatarken aynı.. Tuvalet evin dışında olduğu için dışarı tuvalet yapmaya bile korkar oldum, tuvalete girdiğim esnada tuvalet kapısı çalıyor, ışığı sönüyor. Hiç rahat değilim huzursuzum.. "


" 28 ocak 1982, dün yine o yaşlı teyze geldi çorba yaptım sana dedi, kurt gibi açtım. Sofraya oturdum çorbayı açtım kan ve iğrenç kokan kemikler vardı.. Köpek ölüsü gibi kokuyordu.. Hemen dışarı attım.. Koku hala evin içinde artık kime anlatacam derdimi bilmiyorum, şehre inip doktora gözükeceğim.. Tabi araba bulursam.. "


" 30 ocak 1982, dün gece stres atmak için kahvedeydim. Herkes bir kadının köyde dolaşıp tavukları çaldığını, camlara taş attığını ve huzursuzluk olduğu konuşuluyordu. Gece geç çıktım kahveden eve dönerken ışıklar olmadığı için önümü bile görmem zordu. Ay ışığı ile gidiyordum. Önümde köpek ordusu gördüm bir tane köpeği öldürmüşler onu yiyordular, hoşt dememe rağmen kaçmadılar direk hızlı adımlarla eve doğru geldim. Lakin eve girdiğimde kapı açıktı, içeride siyah örtü giymiş 4-5 kişi vardı. Kimsiniz diye bağırdım, sinkaflı kelimeler kullandım. Cevap vermediler aynı anda kalktılar evden çıktılar. Sonra ben bayılmışım kalktım ve şuan şu satırları yazıyorum. Yarın hocaya gözükeceğim. "


" 3 şubat 1982, yazamadım ama hoca da çare olamadı. Dua okudukça daha kötü oluyor sanki. Evimin camına taş atılıp kırıldığı için geceleri üşüyorum. Az önce yine kapı çaldı lakin kimse yok, ya ben deliriyorum ya da cidden bişiler var. Öğrencilerime bile alay konusu oldum. Daha fazla yaşamak istemiyorum, kendimi zor tutuyorum.. "


" 5 şubat 1982, bu bir intihar notudur. Artık kendimi kontrol edemiyorum kendime zarar vermeye başladım okula da gitmiyorum. Şuan bile karşımda gölgeler hissediyorum, bana bakıp güldüklerini hissediyorum. Artık yaşamak istemiyorum Allah bağışlasın beni, anne ve baba bu not elinize geçerse sizi çok seviyorum sakın ola ki ağlamayın hakkınızı helal edin.. "


7 şubat 1982 de Mustafa öğretmenin cesedi evinde bulundu.. Bıçakla el bileklerini kesip canına kıymış, duvar da İbranice ölüm kelimesi yazılı olduğu söyleniyor.

➲Dolaptaki Gizemli Varlık



9 aydır beraber olduğum bir kız vardı. Hayatımın güneşiydi resmen, harika biriydi. Fakat herkesin olduğu gibi onun da bir takım gariplikleri vardı. Bizi biz yapan şeyler bunlar sonuçta. Garipliklerinden biri gece yarısı mesajlarıydı. Genelde sabah gece ondan gelen 3-4 mesajla uyanıyordum. Çoğu zaman otomatik düzeltmeden çıkmış anlamsız kelimeler veya karışık harfler oluyordu mesajlar. Çoğu zaman…

Bu geçen geceye kadardı. Sanıyorum ki saat geçe 3 gibiydi, telefonumun titreme sesine uyandım. Döndüm ve telefonuma uzandım. Mesaj kız arkadaşımdan gelmişti. Bir tarafım bakmama dahi gerek olmadığını söylerken bir tarafım ya ters giden birşeyler varsa diye şüpheci ve paranoid davranıyordu. Mesajı açtım sonuç olarak. “Tom” Yazan tek şey buydu. Şimdi bunu bir çok sebepten dolayı tuhaf bulmuştum. Birincisi mesaj tamamen düzgün yazılmıştı bu sefer yani bu benim adımdı. Fakat kız arkadaşım bama asla Tom diye seslenmez Thomas derdi. Merakıma yenik düştüm ve cevap verdim. Mesajımdan hemen sonra bir cevap geldi.

“Yardım et”

Boynumdaki tüyler diken diken olmuştu. Bir ürperti hissettim ve midem sıkıştı. Hemen kalktım, üstümü giyindim ve arabama atladım. Evi yakındı ama sanki saatler geçmiş gibiydi. Yoldayken onu aramaya karar verdim.

Hat bağlandı. Hattın öbür ucunda derin bir nefes alma haricinde bir ses duyamıyordum. Defalarca “Alo” dedim, panik ve korku sarmıştı artık. 4. kez “Alo” dediğimde bir şey duydum. Ayak sürme sesi ve derinden güçlü ve coşkulu bir kahkaha sesi duydum. Kız arkadaşımın telefonunu kimin aldığını öğrenmek için bağırdım karşı tarafa fakat çok geç kalmıştım. Telefonu kapatmışlardı. O an kız arkadaşımın evine varmıştım.

Arabayı park alanında bıraktım ve evine doğru koştum. Hiç olmadığım kadar hızlı bir şekilde kapıyı açtım ve odasına korkunç bir manzarayla karşılaşmayı bekleyerek koştum. Gördüğüm şey beni tamamen şaşırtmıştı. Kız arkadaşım yatağında uzanmış uyuyordu. Yavaşça ona doğru yaklaştım ve uyandırdım. Beni gördüğüne şaşırdı ki bu beni daha da şaşırtmıştı. İyi olup olmadığını sordum “iyiyim” dedi biraz rahatsız olmuş bir şekilde. Telefonunu kontrol ettim fakat bana gönderilen mesajla veya aramayla alakalı hiçbir kayıt bulamadım. Yatağının altını ve evin geri kalanını kontrol ettim fakat sıradışı olan hiçbirşey bulamadım. Ben hayal mi görüyordum ki? Mesajlar ve arama hayal miydi? Herşeye rağmen kız arkadaşımın yanında yaklaşık bir saat durdum. O da zaten hemen derin uykusuna geri dönmüştü. Paniğim ve endişelerim yavaşça azaldığında, yatağından usulca kalktım ve eve doğru yola koyuldum. Evden çıkıp arabaya giderken tüm olanları aklımda tekrar tekrar düşünüyordum. Eve dönüş yine normalden uzun gelmişti. Olmuş olabilecek senaryoları düşünüyordum durmadan. Kendi park alanıma girdiğimde kot pantolonumun cebimde telefonum titredi. Telefonu çıkartıp gelen mesajın kız arkadaşımdan olduğunu görünce korku tekrar sardı beni.

“ Dolabı kontrol etmeyi unuttun.”