. 2019 ~ Korku Hikayeleri - Korku Yuvası

HRİSTİYANLIK İNANCINDA CİNLER

Sizde cinlerin sadece İslâm inancına ait varlıklar olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

GİZEMLİ BUĞDAY BİÇEN ADAM

Anadolu yaşayan bir çiftin başına gelen korkunç hikaye sizlerle...

KORKTUKÇA OKUYACAĞINIZ BİR DEFİNE HİKEYESİ

Sitemizin en çok okunan hikayeleri arasında bulunan define hikayesi nefesinizi kesecek! Hikayeyi okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

YAKAZA CİN KABİLESİ HAKKINDA TÜM GERÇEKLER

İsimlerini duyduğunuzda korktuğunuz, belki de korktuğunuz için üç harfliler dediğiniz cinlerin kabileleride mevcuttur.

HİÇBİR YERDE BULAMAYACAĞINIZ BÜYÜ KİTAPLARI

Arapça ve Farsça dillerinde yazılmış olan, gerçek büyü kitaplarının dosyaları çok yakında sitemizde yayınlanacaktır!

EN TEHLİKELİ CİN PADİŞAHLARI

Yüzlerce cin türünün yaşadığı evrende, elbette cinlerin en güçlüleri ve tehlikelileri mevcuttur. Cin padişahlarını öğrendikçe korkacaksınız.

➲Öğretmenin Günlüğü



Mustafa öğretmen 1982 yılında Muğla'nın bir köyünde öğretmenlik yapmaktadır. Mustafa öğretmende kendi halinde yaşayan ve köylüler tarafından oldukça sevilmektedir. Ancak belli bir süre sonra hayatında oldukça değişik olaylar olmuştur. Gelin hep beraber bu olayları Mustafa öğretmenin kendi cümleleriyle okuyalım.


Mustafa öğretmenin günlüğünden ;


'' 10 ocak 1982, bugün sıradan bir gün geçirdim. Öğrencilerime alfabeyi ve eğik yazmayı öğrettim. Yarın da etkinlik yaptıracağım. Kaldığım ev geceleri soğuk oluyor, çamurdan olduğu için soğuğu hissediyorum ama ne yapalım görev aşkı ağır basıyor. Bugünlük yazacaklarım bu kadar "


'' 20 ocak 1982, bugün öğrencilerimle kırları dolaştık, herşey güzeldi lakin köyde telefon olmadığı için uzun süredir anamı babamı arayamadım. Özledim onları.. Canım annem babam onları seviyorum.. Ayrıca bugün evime yaşlı bir teyze geldi, yemek getirdi çok mutlu oldum köyde ilk defa gördüm onu, belkide ben öyle sanmışımdır. Umarım öyledir. Bugünlük bu kadar yeter "


" 23 ocak 1982 bugün evdeyim, şehre inip evdekileri aradım gayet iyiymişler çok mutlu oldum. Lakin geceleri artık uyuyamama durumu oluyor bende. Yalnız olmaktan mı bilmiyorum sanki biri Mustafa diye bağırıyor ben uyurken. Korku değil de huzursuz hissediyorum, köyde başka kalacak ev olmadığı için idare ediyorum. Bugün de aynı şeyler olursa Muhtarı gideceğim. "


" 24 ocak 1982, dün uyuduğum esnada şiddetli kapı çalması ile uyandım. Kapıyı açtım ancak kimse yoktu. Elektrik gittiği için ışığı da açamadım o an arkamda bir el hissettim lakin kimse yoktu. Artık kafayı yeme noktasına geldim. Muhtara anlatıyorum gülüyor geçiyor, çok okudun delirdin bu yüzden diye şakalar yapıyor. Evin içinde gölgeler görüyorum mutfağa gidiyorum gölgeleri görüyorum, yatarken aynı.. Tuvalet evin dışında olduğu için dışarı tuvalet yapmaya bile korkar oldum, tuvalete girdiğim esnada tuvalet kapısı çalıyor, ışığı sönüyor. Hiç rahat değilim huzursuzum.. "


" 28 ocak 1982, dün yine o yaşlı teyze geldi çorba yaptım sana dedi, kurt gibi açtım. Sofraya oturdum çorbayı açtım kan ve iğrenç kokan kemikler vardı.. Köpek ölüsü gibi kokuyordu.. Hemen dışarı attım.. Koku hala evin içinde artık kime anlatacam derdimi bilmiyorum, şehre inip doktora gözükeceğim.. Tabi araba bulursam.. "


" 30 ocak 1982, dün gece stres atmak için kahvedeydim. Herkes bir kadının köyde dolaşıp tavukları çaldığını, camlara taş attığını ve huzursuzluk olduğu konuşuluyordu. Gece geç çıktım kahveden eve dönerken ışıklar olmadığı için önümü bile görmem zordu. Ay ışığı ile gidiyordum. Önümde köpek ordusu gördüm bir tane köpeği öldürmüşler onu yiyordular, hoşt dememe rağmen kaçmadılar direk hızlı adımlarla eve doğru geldim. Lakin eve girdiğimde kapı açıktı, içeride siyah örtü giymiş 4-5 kişi vardı. Kimsiniz diye bağırdım, sinkaflı kelimeler kullandım. Cevap vermediler aynı anda kalktılar evden çıktılar. Sonra ben bayılmışım kalktım ve şuan şu satırları yazıyorum. Yarın hocaya gözükeceğim. "


" 3 şubat 1982, yazamadım ama hoca da çare olamadı. Dua okudukça daha kötü oluyor sanki. Evimin camına taş atılıp kırıldığı için geceleri üşüyorum. Az önce yine kapı çaldı lakin kimse yok, ya ben deliriyorum ya da cidden bişiler var. Öğrencilerime bile alay konusu oldum. Daha fazla yaşamak istemiyorum, kendimi zor tutuyorum.. "


" 5 şubat 1982, bu bir intihar notudur. Artık kendimi kontrol edemiyorum kendime zarar vermeye başladım okula da gitmiyorum. Şuan bile karşımda gölgeler hissediyorum, bana bakıp güldüklerini hissediyorum. Artık yaşamak istemiyorum Allah bağışlasın beni, anne ve baba bu not elinize geçerse sizi çok seviyorum sakın ola ki ağlamayın hakkınızı helal edin.. "


7 şubat 1982 de Mustafa öğretmenin cesedi evinde bulundu.. Bıçakla el bileklerini kesip canına kıymış, duvar da İbranice ölüm kelimesi yazılı olduğu söyleniyor.

➲Dolaptaki Gizemli Varlık



9 aydır beraber olduğum bir kız vardı. Hayatımın güneşiydi resmen, harika biriydi. Fakat herkesin olduğu gibi onun da bir takım gariplikleri vardı. Bizi biz yapan şeyler bunlar sonuçta. Garipliklerinden biri gece yarısı mesajlarıydı. Genelde sabah gece ondan gelen 3-4 mesajla uyanıyordum. Çoğu zaman otomatik düzeltmeden çıkmış anlamsız kelimeler veya karışık harfler oluyordu mesajlar. Çoğu zaman…

Bu geçen geceye kadardı. Sanıyorum ki saat geçe 3 gibiydi, telefonumun titreme sesine uyandım. Döndüm ve telefonuma uzandım. Mesaj kız arkadaşımdan gelmişti. Bir tarafım bakmama dahi gerek olmadığını söylerken bir tarafım ya ters giden birşeyler varsa diye şüpheci ve paranoid davranıyordu. Mesajı açtım sonuç olarak. “Tom” Yazan tek şey buydu. Şimdi bunu bir çok sebepten dolayı tuhaf bulmuştum. Birincisi mesaj tamamen düzgün yazılmıştı bu sefer yani bu benim adımdı. Fakat kız arkadaşım bama asla Tom diye seslenmez Thomas derdi. Merakıma yenik düştüm ve cevap verdim. Mesajımdan hemen sonra bir cevap geldi.

“Yardım et”

Boynumdaki tüyler diken diken olmuştu. Bir ürperti hissettim ve midem sıkıştı. Hemen kalktım, üstümü giyindim ve arabama atladım. Evi yakındı ama sanki saatler geçmiş gibiydi. Yoldayken onu aramaya karar verdim.

Hat bağlandı. Hattın öbür ucunda derin bir nefes alma haricinde bir ses duyamıyordum. Defalarca “Alo” dedim, panik ve korku sarmıştı artık. 4. kez “Alo” dediğimde bir şey duydum. Ayak sürme sesi ve derinden güçlü ve coşkulu bir kahkaha sesi duydum. Kız arkadaşımın telefonunu kimin aldığını öğrenmek için bağırdım karşı tarafa fakat çok geç kalmıştım. Telefonu kapatmışlardı. O an kız arkadaşımın evine varmıştım.

Arabayı park alanında bıraktım ve evine doğru koştum. Hiç olmadığım kadar hızlı bir şekilde kapıyı açtım ve odasına korkunç bir manzarayla karşılaşmayı bekleyerek koştum. Gördüğüm şey beni tamamen şaşırtmıştı. Kız arkadaşım yatağında uzanmış uyuyordu. Yavaşça ona doğru yaklaştım ve uyandırdım. Beni gördüğüne şaşırdı ki bu beni daha da şaşırtmıştı. İyi olup olmadığını sordum “iyiyim” dedi biraz rahatsız olmuş bir şekilde. Telefonunu kontrol ettim fakat bana gönderilen mesajla veya aramayla alakalı hiçbir kayıt bulamadım. Yatağının altını ve evin geri kalanını kontrol ettim fakat sıradışı olan hiçbirşey bulamadım. Ben hayal mi görüyordum ki? Mesajlar ve arama hayal miydi? Herşeye rağmen kız arkadaşımın yanında yaklaşık bir saat durdum. O da zaten hemen derin uykusuna geri dönmüştü. Paniğim ve endişelerim yavaşça azaldığında, yatağından usulca kalktım ve eve doğru yola koyuldum. Evden çıkıp arabaya giderken tüm olanları aklımda tekrar tekrar düşünüyordum. Eve dönüş yine normalden uzun gelmişti. Olmuş olabilecek senaryoları düşünüyordum durmadan. Kendi park alanıma girdiğimde kot pantolonumun cebimde telefonum titredi. Telefonu çıkartıp gelen mesajın kız arkadaşımdan olduğunu görünce korku tekrar sardı beni.

“ Dolabı kontrol etmeyi unuttun.”

➲Kırmızı Gözlü Kız

Kırmızı Gözlü Kız


Birkaç yıl önce ben 23 yaşındayken arabam bozuldu ve gidebileceği kadar arabayı sürdüm. Eski bir evin önünde arabam durdu. Arabadan çıkıp eski eve doğru yürüdüm. Kapıyı sevimli yaşlı bir çift açana kadar tıkladım.Sabah olup yardım çağırana kadar evlerinde kalmamda ısrar ettiler. İlk önce tekliflerini kabul etmeye korktum ama iyi niyetli olduklarına kanaat getirip tekliflerini kabul ettim. Bana lezzetli bir yemek pişirip yatacağım odaya götürdüler.


Holde yürürken başka bir kapının önünden geçtik,bana:"Kızımızın odasına girme." dediler. Bunun biraz tuhaf olduğunu düşündüm ama ev benim değildi bu yüzden ricalarına saygı duydum. Gece saat 3"te uyandım ve banyoya gittim.


Meraklıydım bu yüzden kızın odasının kapısının anahtar deliğinden odaya baktım. Duvara doğru küçük bir kızın sandalyede oturduğunu gördüm. Cezalı olduğunu düşündüm ve rahatsız etmek istemedim. Banyoya gidip yeniden odaya döndüm.


Birkaç saat sonra 4:30 civarı çok susadım. Şu almak için odamdan çıktım ve mutfağa yöneldim. Kızın odasından geçerken yeniden merakıma yenilip anahtar deliğinden baktım. Tek gördüğüm kırmızıydı.
Bu yüzden odanın her tarafını anahtar deliği de dahil kırmızıya boyadıklarını düşündüm. Sabah uyandığımda aşağı inip yaşlı çifte evlerinde kalmama izin verdikleri için teşekkür ettim. Bana önemli olmadığını söyleyip gecemin nasıl geçtiğini sordular.


Ben "İyi geçti." dedim ve onlara kızlarının odasındaki boya seçimlerini beğendiğimi söyledim. "Ne boyası?"diye sordular. Kızları ile ilgili özel bir şey olup olmadığını sordum.


Birkaç yıl önce öldüğünü ve tek kırmızı bir gözünün olduğunu söylediler. O an anladım ki gördüğüm kırmızılık kızın bana anahtar deliğinden geri bakan kırmızı gözünden başka bir şey değildi.






➲Namaz Kılan Cinler


İç Anadolu'da bir ormanın yanında bir köy varmış. Bu köyde köylülerden biri her sabah sabah namazına gidermiş. Yine bir çarşamba günü camiye gittiğinde gördükleri karşısında şaşırmış. Normalde 4 5 Kişi Olan Cemaat 30 40 Kişiymiş.

Ve cemaattekilerin her birinin yüzü örtülüymüş. Adam şaşırsa da namaza durmuş ve bitirmiş. Köşeye oturup Kuran-ı Kerim okurken cemaat çıkıp gitmiş. Adam bu durumu imama sormak için imama yönelmiş ve imamı görünce dili tutulmuş.

İmam ayakları ters bir şekilde adama doğru bakıp hafif tebessüm ediyormuş. Adam camiden koşarak çıkmış. Yolda giderken cami imamını görmüş. imam ona selam vermiş adam önce tereddüt edip sonrasında olanları sormuş

Bu durum üzerine imam hiçbir şey demeden camiye gidip bakmış. Cami boşmuş. İmam adama dönerek durumu şöyle izah etmiş; Senin namaz kıldığın cemaat ormanın içinde yaşayan Nusaybin cinleriydi. Onlar onlardan biri ne zaman bir çocuk doğsa buraya namaz kılmaya gelip Allah'a şükrederler demiş.

➲ Çöl Cini


Bir tüccar gurubu, mallarını satmak için develerle çölü geçmekteydiler. Vakit akşam olunca çölün aşağı yamaçlarında bir yerde konaklamaya karar verdiler ve çadırlarını kurdular. Çölü iyi bildiklerinden nerde konaklayacaklarını ve nerede su olduğunuda iyi biliyorlardı. İçlerinden biri, arkadaşlarına dönerek, “Şu tepenin arkasında su var. Ben, biraz su alıp geliyorum.“ diyerek aralarından ayrıldı. Aradan belli bir süre geçti ki ne gelen var ne giden. İçlerinden bir diğeri, “Ben ona bakmaya gidiyorum. Başına bir iş gelmiş olmasın.“ diyerek tepeyi aştı ve gözden kayboldu. Bir süre sonra o da geri dönmeyince, diğerleri de gittiler; fakat giden geri dönmüyordu. En sonunda kervanda bulunan genç ve güçlü bir tanesi, yanına kılıcını ve bir arkadaşını alarak tepeyi aştı. Arkadaşı, ’’Aman Ya Rabbi!’’ dedi. ’’Bir kadın var çırılçıplak ve çok güzel. Bizim arkadaşlar da orada eğleniyorlar. Ben de yanlarına gidiyorum.’’ dedi ve hızla güzel kadının yanına koştu. Genç ve güçlü olan onun peşinden ağır adımlarla gidiyor ve onu engellemeye çalışıyordu. Adam, kızın yanına vardığında herkesin parçalanmış ve organlarının etrafa saçılmış olduğunu gördü. O güzel, çıplak bayan da baş uçlarında oturuyor ve cesetlerini kemiriyordu. Adam, öyle korkmuştu ki bir anda dizlerinin üzerine düştü. Bunu farkeden kız, arkasını döndü. Ağzının kenarları kanlı, gözleri ateş kızılıydı. Tırnakları ise bir deveninki gibiydi.. Uzun saçları adamı ensesinden kavradı ve bir hamlede eliyle ciğerini söküp yanına bıraktı.. Kuvvetli olan, bu vahşet sahnesi karşısında sanki kılıcını kaldıramaz duruma gelmişti.. Sonra kız, gözlerini ona dikti. Ayakları yere basmıyor ve inanılmaz hızlı hareket ediyordu. 

Yaşadığı şoktan eli ayağı tutmaz duruma gelen genç, son söz olarak kendisine yaklaşan cine karşı Allah’a dua etti. Elinde birdenbire bir dua belirdi.. Genç, hızla duayı okudu. Duayı okumasıyla birlikte gökten bir yıldırım indi. Kıza öyle bir çarptı ki; kız, avret yeriden alnının çatısına kadar yarıldı.. Genç, şok içerisinde kervana döndü ve elindeki kağıtta yazan duayı kervancıbaşına gösterdi. Olan biten herşeyi de anlattı. Kervancıbaşı, pek dini bütün bir insandı.. Çöl cinlerini de duymuş olacaktı; ama inancı ve bilgisi zayıf gencin ona sorduğu soru farklıydı.. “Ey kervancıbaşı, bu dua nedir neyin nesidir?“ Kervancıbaşı, duayı görünce gözleri faltaşı gibi açılıverdi.. “Ey genç insan, işte kasların ve gençliğinin yetmediği bu hususta sana yardımcı olan dua, bir Kur’an ayetidir. Bu, Bakara Suresi 255’nci ayettir. Yani Ayet El Kürsi...!“

➲Gizemli Ev






Öncelikle olarak bu içimdeki sıkıntıdan kurtulmak istiyorum. Ben 36 yaşında İngilizce öğretmeniyim. Ama anlatacaklarım 16 yıl önce köyümüzde yaşanan olayla ilgili. Keşke söylediklerim ve olanlar yalan olsaydı da anlatmasaydım. Ne yazıkki öyle olmadı.. Olayı uzatmadan anlatayım.. Bizim köyde sürekli elektrikler kesilir, bilmem ne arızasından dolayı felan.. O gece kahveden çıktım eve gidiyordum, elimde abur cuburlarım vardı evde yerim diye almıştım. Yaklaşık olarak 20-25 dakika yürüdükten sonra, gözüme o eski ev takıldı. Kuran kursunda hoca anlatmıştı, bu ev sahipli diye.. O yüzden hiç zaman kaybetmeden yürümeye devam ettim.. Bizim köyde gece 10'dan sonra hayat biter. Yani kimse dışarı çıkmaz, herkes zamanını evde geçirir. Bizde arkadaşlarla hep dışarıda takılırdık.

O gece cinci hocaya gidip ondan, sahipli ev hakkında bilgi alacaktık. Hazine falan olabilir sonuçta. Zaman kaybetmeden eve vardık, hocanın evini affedersiniz bok götürüyordu. Bu ne iğrenç kokudur diyerek birbirimize bakıyorduk. Hoca 2.kattan seslendi girin içeri diye. Bizde daldık içeri, arkadaş korkudan gelmeyecem falan dedi, biz 2 kişi içeri girdik. Duvarlarda tüm resimler ters çevrilmiş, duvarda Arapça kelimeler falan vardı. Hocanın yanına çıktık, oturun hele dedi. Derdimizi anlattık, hoca "o eve gitmeyin ha sakın" dedi. O evi Marid cinleri sahiplenmiş. Hoca da zaten iki tane cinle evli olduğunu biliyorduk, daha rahatsız etmeden gidelim dedik. Dışarı çıkar çıkmaz, evden köpek havlama sesleri duyduk, içeri de köpek yoktu halbuki.. Refleks olarak küfür ede ede kaçtık.. Soluklanınca hemen iddiaya girdik, o eve kim girer diye.. O an hepimiz sustuk, bence hepimiz girelim dedim.

Evlere dağıldık ve 1 saat sonra tekrar buluştuk. Yamaçtaki o eve yarım saat sonra vardık, kapının etrafında bir kaç tane gölge gördük, sanki sohbet ediyor gibiydiler. Yanımıza kuran almıştık, yavaş adımlarla ilerledik. Baykuş ötmeye , köpekler havlamaya başlamıştı. Biz bu durumdan keyif almıyorduk ama biri bizi eve çekiyordu. Zaten öylede oldu eve girdik. Evin tadilatı olmadığı için çökme sorunu vardı, yavaş yavaş ilerliyorduk, size yemin ederim yukarıdan gülme sesi geldi, yani tüylerim diken diken olmuştu. O an arkadaşım camdan birşeyin bize baktığını gördü, bizde dalga geçiyor diye rehavete kapıldık, öyle değilmiş, yukarı çıkınca, alttan yürüme sesleri duyduk, sanki biri bizi takip ediyordu. Hemen evden çıkalım diye yalvardım arkadaşlara, tekrar alt kata indik, kapı kapanmıştı açılmıyordu. Zorladık açılmadı, diğer yollara bakmaya başladık ama nafile.. Aradan 5-10 dakika geçti kapı açıldı, inanamadık çünkü kapıyı açan cinci hocaydı, çabuk çıkın kaçın diye sürekli bağırdı, kendisi orada kaldı. Biz koşa koşa köye vardık. Elektrikler olmadığı için bizim evde kaldık arkadaşlarla.. Sonraki gün öğrendik, o evin altında çok fazla miktarda gömü varmış. Bilmem ne kralının kızının eviymiş zamanında.. Ömrüm boyunca ben böyle cinlere inanmazdım ama artık kesinlikle inanıyorum. Sizde dikkatli olun.

➲ Mahkumun Tabut Arkadaşı



Amerika'da, müebbet hapis cezasına çarptırılan bir adam, sabah akşam hapishaneden kaçmanın yollarını düşünüyormuş. Bir gün bahçede volta atarken gardiyanların bir tabutu cenaze arabasına yüklediğini görünce nihayet aylardır aradığı fikri oracıkta bulmuş. Burası büyük bir cezaevi olduğu için her hafta mutlaka 2-3 kişi Tanrı'nın rahmetine kavuşuyormuş. Mahkum, gardiyanlardan birine, cenaze olduğu bir gün tabuta konularak kaçırılması karşılığında epey yüklüce para teklif etmiş. Gardiyan korktuğundan başta biraz mızırdanmış ama sonra paranın cazibesine kapılıp kabul etmiş.


Gardiyan adama, gece cenazelerin bekletildiği yerin anahtarından yaptırıp vermiş. İlk cenazede adam tabutun içine girecekmiş. Cenaze defnedildikten sonra da, gece gardiyan gelip adamı mezardan çıkaracakmış.Plan aynen uygulamaya konmuş. Kaçma ateşiyle yanıp kavrulan mahkum ölüye aldırmadan sıkış tepiş tabutun içine girmiş. Sabah da gardiyanlar tabutu cenaze arabasına yüklemişler ve mezarlığa götürüp laf olsun diye yapılan bir dini törenle gömmüşler.


Mahkum tabutun içinde sabırsızlanarak gardiyanın gelip onu çıkarmasını bekliyormuş. Epey vakit geçtiği halde gelen giden olmayınca biraz biraz endişelenmeye başlamış. Bayağı bir zaman geçip de hala gelen olmayınca bizimki hafiften tırsmaya başlamış. "Acaba kendim çıkabilir miyim?" diyerek etrafı araştırmak istemiş. Cebinden zar zor çakmağını çıkarıp yakmış. Tabutun üstünü incelerken gözü bir an yanındaki ölüye takılmış. Ve o an donup kalmış! Yanındaki ceset anlaşmayı yaptığı gardiyanmış!

➲ Çiftlikteki Kadın Kim?


Kardeşim ve ben küçükken, ailemizle sevimli bir çiftlik evine taşınmıştık. Babamın işi gereği, 7-8 ay boyunca orada kalacaktık. Ama bu bizim için hiç sorun değildi çünkü hem ben hem de kardeşim o evde oynamayı çok seviyorduk. Dışarıda yemyeşil kocaman bir alan vardı. Ayrıca ev de bir sürü eski eşyayla, zaman geçirecek onlarca ıvır zıvırla doluydu. Tüm bunların yanı sıra, evin en sevdiğimiz tarafı oradaki kibar hayaletti. Kardeşimle ben, kibarlığı ve şefkati nedeniyle ona Anne ismini vermiştik.

Anne bizi fazlasıyla düşünüyor olmalıydı çünkü sabah uyandığımızda komidinlerimizin üzerinde hep birer bardak süt oluyordu. Ayrıca biz oyun oynarken ya da televizyon izlerken, salondaki eski sandalyeye oturup bizi seyrediyor, hatta bazen sandalyeyi odanın ortasına kadar getiriyordu. Anne her anımızda yanımızda oluyor, bizi koruyup kolluyordu. Ya da biz öyle sanıyorduk. Aradan yıllar geçtikten sonra, eski bir gazetede tesadüfen bizim kaldığımız çiftlik evinin fotoğrafını gördüm ve haberi okumaya başladım.

Anne dediğimiz kadının fotoğrafının altında yazanlar, onun dul bir kadın olduğunu, 2 çocuğunu sütün içine zehir koyarak öldürdüğünü ve sonrasında da salonun ortasında kendini asarak intihar ettiğini gösteriyordu. Ve fotoğrafa bakılırsa; kadının kendini öldürmek için üstüne çıktığı sandalye, biz oyun oynarken onun oturup bizi izlediği sandalyeydi.

➲Yatağın Altındaki Adam Kim?




Ocağın ikisiydi.Saat gecenin 2:04 'ü. Kapımdaki tıklama sesine uyandım.Her 3 saniyede bir tıklama.
Yatağımdan çıkıp merdivenlerden aşağı indim.Tıklama sesi gittikçe hızlanıyordu, kalp atışı gibi.
Kapıya vardığımda tıklama sesi durdu.Dışarı baktım, kimse yoktu.


Odama geri döndüm ve yatağa yattım.Birinin bana oyun oynadığını düşündüm. 4:21 'de dış kapının kapanma sesine uyandım.Dehşet içine doğruldum.Pencereme baktığımda buğulu camda "gülümse" yazdığını gördüm. Polisi aramak için telefonu elime aldım.Telefonda "Sana gülümsemeni söyledim." yazıyordu.Çığlık attım ve koşarak evden dışarı çıktım.

Dışarı çıkar çıkmaz yolun karşısındaki komşularıma gittim.Kapıyı hemen açtılar.
Şiddetli bir şekilde ağlarken beni sakinleştirmeye çalıştılar.Polisi aradık saat tam 5:42'de polis evime geldi ve her yeri etraflıca aradılar. Bana, evde benden başka birinin bulunduğuna dair herhangi bir ize rastlamadıklarını söylediler.Penceremdeki ve telefondaki mesajlar gitmişti. Bana muhtemelen hayal gördüğümü, belki tıbbi yardımın yararlı olabileceğini söylediler. S*ktir et.Gördüğümün gerçek olduğunu biliyordum.

Ertesi akşam bütün günü komşularımda geçirdikten sonra evime gittim.Odama çıktım.Yatağımı ve odanın kapısını görüntüleyecek şekilde kameramı kurdum. Kaydı başlattım ve yatağıma yatıp uyudum.Şükürler olsun ki gece aralıksız bir şekilde uyudum.Ertesi gün kayda baktığımda gözlerime inanamadım. Gece tam 3'te yatağımın altından bir şey sürünerek çıktı.Tamamen çıplak bir adam.Ayağa kalktı ve yatakta uyuyan bana bakmaya başladı. Tam bir saat boyunca hiç kıpırdamadan bana baktı.Sonra hareket etti.Yüzü ekranı kaplayacak şekilde kameraya yaklaştı.Yüzü çok solgundu.
Gözleri simsiyahtı.Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.Tam 2 saat boyunca hiç hareket etmeden sadece arada bir başını iki yanına sallayarak kameraya baktı.
2 saat sonunda yeniden yatağıma yürüdü ve altına süründü.Videoyu benim uyanıp kameraya doğru yürüyüşüme doğru hızlandırdım.Kayıt bitmişti. Korkumdan olduğum yerde kalakaldım.Videoda adam odadan çıkmıyor tekrar yatağımın altına dönüyordu.O her ne ise hala buradaydı.